Eğitim sistemimizin bir ‘sistem’ olduğunu sanırım hiç kimse iddia edemez. Yıllardan beri süregelen ihmalkarlıklar ve yanlış yönetimler sonucu kaç nesil kötü eğitime maruz bırakıldı, kaç öğrenci/veli mağdur edildi az çok tahmin edebiliriz.
Eğitim bir toplumun en önemli olgusudur. Gelişmiş ülkelerin eğitim metodları, eğitim seviyeleri, toplumların refah seviyesinden tutun, bireylerin ekonomik özgürlüklerine, çağdaşlık düzeylerine hatta ve hatta hukuk sistemlerine kadar parallelik gösterir.
Bu eğitim ile ilgili bu kadar sert tartışmaları başlatan yakın zamandaki olay ‘Eğitim Şurası‘ idi. Din Kültürü dersinin ilkokullarda zorunlu hale getirilmesi önerisi ile Osmanlıca’nın zorunlu hale getirilmesi önerisi medyada büyük yankı uyandırdı. Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da her fırsatta Osmanlıca’yı savunur beyanatlar verdi. Peki Avrupa’da, Amerika’da bu tarz şuralarda neler konuşuluyor ? Hangi konular gündeme alınıyor ? Bu konuyu açar isek konuyu bir hayli uzatmış olacağım. Özet geçmek gerekirse, ‘Eğitim Şurası’ nda Matematik, Fen Bilimleri konularında tek bir laf edilmemesi, ‘bilim’ ile ilgili tek bir gündem olmaması sanırım bazı şeyleri fazlasıyla gösteriyor. Söz konusu eğitim olunca kesinlikle ve kesinlikle siyaseti bu işe bulaştırmamak gerekir. Eğer bu iş böyle devam eder ise bu işin sonuçları kısa, orta ve uzun vadede hepimiz öderiz.
Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada ‘kampüs’ kelimesi yerine ‘külliye’ kelimesinin kullanılmasının daha doğru olacağını söyledi.
TDK’nın külliye tanımı ile sizleri baş başa bırakıyorum.
külliye
isim Arapça kulliyye
isim Bir caminin çevresinde cami ile birlikte kurulmuş medrese, imaret, sebil, kitaplık, hastane vb. yapıların bütünü
“Fatih külliyesi.”