YÖK eylül ayında aldığı kararla vakıf ve devlet üniversitelerinde bölüm açılabilmesine yeni kriterler getirdi. Buna göre üniversitelerde yeni bir program açılabilmesi için doluluk oranının Türkiye genelinde başvurulan yıl için en az yüzde 85 olması gerekecek.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 9 Eylül’de Yürütme Kurulu toplantısında önemli bir karar aldı. Türkiye’deki 109 devlet ve 76 vakıf üniversitesi ile 8 vakıf meslek yüksekokulunu yakından ilgilendiren düzenlemeye göre bölüm ve program açılabilmesi, her yıl doluluk oranlarına göre değişecek. Yükseköğretim kurumlarının istedikleri bölümü açmasına sınırlama getiren uygulamayla, lisans ve ön lisans programı açma barajı için doluluk oranı yüzde 85 olarak belirlendi.
HER YIL YENİDEN İZİN
Açılmasına izin verildiği halde o yıl öğrenci almayan bölüm ve programlar da kapatılabilecek. YÖK’ün üniversitelere gönderdiği yazıda şu ifadeler yer aldı:
Programların doluluk oranları her yıl değişiklik gösterdiği için, açılmasına izin verilen programların izinlerinin sadece o yıl için geçerli olduğuna ve öğrenci alınması düşünülen yıl için program açma izninin yeniden alınması gerektiğine, ilgili yılda öğrenci almayan bölüm ve programların kapatılmasına karar verildi. Üniversiteniz tarafından 2016 ÖSYS işlemlerinde daha önce açılmasına izin verildiği halde öğrenci almayan ve karar çerçevesinde kapanmış olan da dahil olmak üzere varsa yeni öğrenci alınması düşünülen bölüm ve program (ön lisans) teklifleriniz, 2015 doluluk oranı vakıf/devlet yükseköğretim kurumlarında Türkiye geneli yüzde 85 ve üzerinde olan programlar dikkate alınacak.
108 LİSANSA İZİN YOK
YÖK ayrıca devlet ve vakıf üniversitelerinde 2015 yılı ÖSYS verilerine göre lisans ve ön lisans programlarının Türkiye geneli doluluk oranlarına da yer verdi. Buna göre 2016’da vakıf üniversiteleri doluluk oranı yüzde 85’in altında kalan 87 lisans ile 61 ön lisans programının açılması isteğinde bulunulamayacak.
Devlet üniversitelerinde de 21 lisans ile 20 ön lisans programının açılması teklif edilemeyecek.
YORUMLAR
Prof . Dr. Mustafa Talha Gönüllü (Adıyaman Üniversitesi Rektörü): Bence bu karar uygun ve iyi bir düzenleme. Çünkü üniversitelerde çok fazla program açıldığında öğrenciler mezun olduktan sonra istihdam konusunda sorun yaşayabiliyor. Programa belli sınırlama getirilmesi öğrencilerin daha nitelikli eğitim almasını sağlar ve onların geleceklerini de olumlu etkiler.
Prof . Dr. Mehmet Durman (İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü): Bunu kamu kaynaklarının yararlı kullanılması açısından doğru buluyorum. Tüm Türkiye’de bölümlerin dolulukları dikkate alınacaksa, eğilimler de göz önünde bulundurulmalı. 3-4 yıllık verilerle öğrencilerin hangi bölümlere yönlendiği iyi anlaşılmalı. Bundan sonra bölümlerin durumu hakkında bir kanıya varılabilir.
Prof . Dr. Yıldırım Üçtuğ (Atılım Üniversitesi Rektörü): Devlet üniversitelerinde kamu kaynaklarının talep olmayan programlar için tahsis edilmesinin mantığı yok. Vakıf üniversitelerinde ise manzara farklı. Kamu kaynağı tahsisi söz konusu değil. Öğrenciler ücret ödedikleri için serbest piyasa koşulları geçerli. Yani tercih yapan kişi ücretini ödeyerek “rağbet görmeyen” bir programda eğitim almak istiyorsa, serbest piyasa kuralları çerçevesinde buna bir engel konulmamalı. Zaten, vakıf üniversiteleri “rağbet görmeyecek” programları açmak konusunda yeterince dikkatli ve öyle de olacaklar.
Prof . Dr . Şahin Karasar (Maltepe Üniversitesi Rektörü): Bu tür kısıtlamalar olacaksa bunun ön lisans programlarına yönelik yapılması daha doğru olur. Ancak burada programın açılmasında Türkiye geneli doluluk oranının esas olarak belirlenmesi yerine sektörlerin iş gücü ihtiyacı dikkate alınabilir. Bölümün açılıp açılmaması belirlenirken sektörün ihtiyaçları da göz önüne alınmalı.
Prof . Dr. Mehmet Emin Karahan (Beykent Üniversitesi Rektörü): Üniversite olarak zaten bunu uyguluyorduk. Şimdi yükseköğretim kurumlarında gereksiz bölümler açılamayacak. Bu uygulama kaliteyi arttıracak. Hukuka, tıbba getirilen barajlarla birlikte kaliteli öğrenciler üniversitelere yerleşecek.
Hürriyet Eğitim