Her iktidarın ilk seçim vaadi olarak kaldırmayı söyleyip sonradan kaldırmadığı YÖK 35 yaşında. YÖK, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası kurulan Milli Güvenlik Konseyi tarafından hazırlanarak, 6 Kasım 1981’de yayımlanan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile kurulmuştu.
Kuruluşundan bugüne kadar sık sık 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olduğu gerekçesiyle ve üniversiteler üzerindeki yetki ile denetimi nedeniyle eleştirilen Yükseköğretim Kurulu (YÖK), kurumla ilgili kamuoyundaki olumsuz algıdan kurtularak 35’inci yılında ‘imajını’ yenilemeye ve bazı yetkilerini üniversiteye devretmeye hazırlanıyor.
Türkiye’deki tüm yükseköğretim kurumlarını çatısı altında toplayan YÖK, bugün itibarıyla 109 devlet, 76 vakıf olmak üzere 185 üniversite, 8 meslek yüksek okulu ile yaklaşık 6 milyon öğrenci ve yaklaşık 150 bin öğretim elemanıyla oldukça geniş bir kesim için çalışmalar yürütüyor.
YÖK’e bugüne kadar sırasıyla Prof. Dr. İhsan Doğramacı, Prof. Dr. Mehmet Sağlam, Prof. Dr. Kemal Gürüz, Prof. Dr. Erdoğan Teziç , Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ile Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya başkanlık etti. Kurula halen, geçen yıl 6 Kasım’da vekaleten, 11 Kasım’da ise asaleten atanan Prof. Dr. Yekta Saraç başkanlık yapıyor. YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç bugün itibarıyla da görev süresinin birinci yılını tamamlıyor.
Saraç göreve geldiği günden itibaren ‘Yeni YÖK’ felsefesiyle yapısal değişiklikler yapmak, ‘eski YÖK imajını’ geride bırakmak için birçok yapısal değişikliğe imza attı. Özellikle ikinci öğretim programlarında öğrenim gören kız öğrencilerden gelen, derslerin başlama ve bitiş saatleriyle ilgili şikayetler ve ders saatlerinin yeniden düzenlenmesine yönelik talepler üzerine, ders saatleri yetkisi üniversitelere devredildi. Bu kapsamda birinci öğretim derslerinin bitimini takiben ikinci öğretim derslerine başlanabileceği, gerektiğinde hafta sonları da ikinci öğretim için ders saati konabilmesi yönünde üniversitelerin karar alabilmesi sağlandı.
YÖK yatay geçişler ile bütünleme sınavı açılıp açılmaması konularında da üniversitelere yetki devrine gitti.
Kalite kurulu kuruldu
Yükseköğretim Kalite Güvencesi Yönetmeliği kapsamında Yükseköğretim Kalite Kurulu oluşturuldu. Kurul’un, YÖK’ün birimi ve dairesi olarak değil YÖK ile ilişkili, ama ona bağımlı olmayan, ilgili paydaşların üye olarak yer alacağı bir yapıda olması kararlaştırıldı. Kalite Kurulu kapsamında kurumsal değerlendirme ve program akreditasyonu merkezli bir dış değerlendirme sistemi gerçekleştirilecek. Dış değerlendirme, kurumların misyon farklılıklarını dikkate alan bir öz değerlendirme sistematiği esasına dayanacak, bu da kurumlara daha fazla özerklik ve kendi hedeflerine odaklanma olanağı getirecek.
Kurul bünyesinde oluşturulacak dış değerlendirme odaklı Kurumsal Değerlendirme ve Program Akreditasyonları bağımsız ve özerk yapıda olacak.
“YÖK’ün eski imajını sırtımızda taşımak istemiyoruz” diyen ve üniversitelere yetki devri konusunda çalışmalara yapan Yekta Saraç başkanlığındaki YÖK, 35’inci yılında da belli bir formatta, altyapıları ve mevzuatı hazırlanmış kurullara yetki devri konusunda çalışmalarını sürdürecek.
Kararlar paydaşların görüşüne açıldı
Saraç başkanlığındaki YÖK’te, geçen dönem yetki devirleri dışında farklı uygulamalar da hayata geçirildi. ‘Askıya Çıkardık’ uygulamasıyla, alınacak bazı kararlar hakkında yükseköğretim kurumlarının yetkili kurullarının, akademik camia ile paydaşların görüş ve önerilerini aktarması sağlandı. ‘Askıya çıkarılan’ ilk konu ise ‘yüksek lisans ve doktora programları açma kriterlerinin güncellenmesi’ oldu.
Daha sonra YÖK, diploma sahteciliğini önlemek için “Diploma Sorgulama Sistemi”ni de hayata geçirdi. Sistem, yükseköğretimden alınan tüm diplomaların toplanmasını ve diploma sorgulaması yapmak isteyen devlet kurumlarına açılmasını içeriyor.
YÖK, Akademik Teşvik Ödeneği’yle ilgili yönetmelik taslağı da hazırladı. Akademik Teşvik Ödeneği, bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte proje, araştırma ve yayın yapan akademisyenleri desteklemek amacıyla verilecek. Başbakanlığa sunulan taslağın önümüzdeki dönemde yasalaşması bekleniyor.
Tüm devlet üniversitelerinde ‘e-Kayıt’a geçildi
Yükseköğretim Bilgi Sistemi çalışmaları kapsamında ilk olarak 2014-2015 eğitim öğretim döneminde 32 devlet üniversitesinde başlatılan e-kayıt uygulamasına, bu yıl devlete ait tüm yükseköğretim kurumlarında geçildi. YÖK, vakıf üniversitelerini de benzer bir uygulamaya geçmeleri için teşvik ediyor.
YÖK ve paydaşların katılımıyla gerçekleştirilen Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Üniversite Çalıştayı sonrası da ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ dersinin, yükseköğretim programlarında, üniversitelerin yetkili kurullarının kararları doğrultusunda zorunlu veya seçmeli ders şeklinde yer almasının kararlaştırıldı. Ayrıca, YÖK bünyesinde ‘Akademide Kadın Çalışmaları ve Sorunları Birimi’ kuruldu.
Saraç döneminde yapılan bir diğer önemli çalışma da üniversite yerleştirmeleri sonrası kalan boş kontenjanlarla ilgili oldu. YÖK’ün değişen kontenjan politikasını rasyonel bir zemine oturtmasıyla bu yıl üniversite yerleştirme sınavı sonrası kontenjanlarda son yedi yılın en düşük oranı yakalandı.
Mimarlık için başarı şartı için çalışmalar sürüyor
Yükseköğretim tarihinde ilk defa tıp, hukuk ve bazı mühendislik programları için alanlara özgü ‘başarı sıralaması’ şartı getirildi. Düzenlemelerle, 2015 ÖSYS’de tıp programını, 40 binin altında, hukuk alanını ise 150 binin altında olan adaylar tercih edemedi. Ziraat, su ürünleri ve orman programları dışındaki mühendislik alanlarını ise bu yıl itibarıyla ilgili puan türünde 240 binin altında olan adaylar tercih edemeyecek. Mimarlık için de benzer bir çalışma yürütülüyor, uygulamanın önümüzdeki dönemde hayata geçirilmesi bekleniyor.
Temel bilimler (matematik, fizik, kimya ve biyoloji) alanında yürütülen çalışmalar sonucu 2015’te yerleşen aday sayıları baz alındığında doluluk oranı yüzde 100’e yaklaştı. Temel bilimler alanında başarı sırası dikkate alınarak, ilk 25 bin arasında yer alıp bu alanları tercih edenlere Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının da katkısıyla burs verilmesi sağlandı. Yeni dönemde, Üniversite Sanayi İşbirliği Daimi Komisyonu da kuruldu.
Üniversiteler tarafından artık tercih edilmeyen ve işlevselliğini yitirdiği gerekçesiyle kaldırılması talep edilen Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı’na da (ÖYP) son verildi. Ayrıca, akademisyenler için ‘İngilizce Konuşma Becerisi Geliştirme Projesi’ hayata geçirildi. Projeyle, üniversitelerinde görev yapan 150 bin akademisyenin yurt içi veya dışında herhangi bir kursa gitmeden, sanal sınıflarda interaktif, ücretsiz İngilizce eğitim alması amaçlanıyor.