Tüm Üstün Zekalılar Derneği (TÜZDER) Başkanı Tunahan Coşkun, Türkiye’de yaklaşık 650 bin civarında üstün zekalı çocuk olduğunu düşündüklerini belirtti. Coşkun, “Maalesef bunların ne kadarına ulaşıldığını, ne kadarına gerekli eğitim verildiğini de net olarak bilemiyoruz” dedi.
Coşkun, üstün zekalı çocukların tespiti ve eğitimi konusunda Türkiye’de önemli eksiklikler bulunduğunu söyledi. Üstün zekalı çocuk sayısının tam olarak bilinmediğini, bunu ölçmenin yolunun ise ilgili birimler tarafından yapılacak çalışmalarla ortaya çıkacağını belirten Coşkun, şöyle konuştu:
Türkiye’de böyle bir tarama bugüne kadar yapılmadığı için kesin sayıyı bilme şansımız yok. Ancak şöyle bir çıkarımda bulunabiliriz; çan eğrisinde üstün zekalı çocukların oranı yüzde 2. Dolayısıyla öğrenci sayısından yola çıkarak, Türkiye’de 650 bin civarında üstün zekalı çocuğun olduğunu düşünüyoruz. Maalesef bunların ne kadarına ulaşıldığını, ne kadarına gerekli eğitim verildiğini de net olarak bilemiyoruz.
“Ayrık otu olarak algılanıyorlar”
Coşkun, Türkiye’de üstün zekalılar için herhangi bir okul, kurum ya da kuruluş olmadığı için bu çocukların bulundukları ortamda genellikle yalnız olduğunu belirtti. 300 kişilik bir sınıfta en fazla 5 öğrencinin bu açıdan değerlendirilebileceğini dile getiren Coşkun, “Beraber eğitim almaları şu şartlarda çok zor olduğu için toplumda ‘ayrık otu’ olarak tabir edilen bireyler olarak algılanıyorlar. Bunların bir arada eğitim görmesi lazım. Maalesef ülkemizde bu şansa çok sahip değiller” diye konuştu.
Coşkun, üstün zekalı çocukların farklı yapılarından dolayı özellikle okul ortamında anlaşılamadığını, öğretmenleri ve ailesi tarafından genellikle “dikkat eksikliği olan, ilgisiz, asosyal” kişiler olarak algılandığını vurguladı. Bu değerlendirmenin çok yanlış olduğuna dikkati çeken Coşkun, şunları anlattı:
Bu çocuklar ilgisiz, dikkat eksikliği ya da başka olumsuz davranışları olan kişiler değil. Bu kişiler sadece üstün zekalı kişiler. Ancak maalesef ülkemizdeki yapı bu kişileri anlama ve değerlendirmede çok yetersiz. Üstün zekalı kişiler doğal olarak diğer bireylerden farklı oluyor. Genelde 2-3 yaşında okuma yazmayı öğrenen kişilerden bahsediyoruz. Bundan dolayı mesela okulda kendilerine basit geldiği için anlatılan konulara ilgisizmiş gibi gözüküyorlar. Üstün zekalıların mutlaka değerlendirilmesi ve zekalarına uygun bir eğitime tabi tutulması gerekiyor. Bu kişilerin hayatında 4-14 yaş arası çok önemli.
“Öğretmenleri de önemli”
Coşkun, üstün zekalı çocuklara eğitim verecek kişilerin de önemli olduğuna değinerek,
Üstün zekalı çocukların öğretmenleri duygusal ve empatik yönden onları anlayabilmelidir. Alana ait donanımlı bir bilgiye sahip olmalı ki bu çocukları rahatça anlayabilsin. Ayrıca bu kişilerin becerilerini rahatça ortaya koyabilecekleri bir ortamda eğitim görmesi de şart.
dedi
Üstün zekalı kişilerin sayısının bilinmemesi ve bu kişilere doğru eğitim verilmemesinin önemli bir zenginliğin heba olması anlamına geldiğini anlatan Coşkun, “Beyin göçü tesadüfen ortaya çıkmış bir şey değil. Bu çocuklar, tespit edilip, sahip çıkılmadığında kendilerini anlayan, gerekli ortamları sağlayan ülkelere gidiyorlar” diye konuştu.
AA