OECD, ‘Eğitime Bir Bakış 2015’ raporunda Türkiye’yi özellikle okul öncesi eğitime katılımdaki düşük oranı nedeniyle uyarıyor. 3 yaş düzeyindeki çocuklar için bu oran OECD ortalamasında yüzde 74 iken; Türkiye’de yüzde 7. OECD’ye göre Türkiye’nin PISA’da iyi performans yakalamasının yolu, bunun artırılmasından geçiyor. Raporda ayrıca 34 üye ülkeden 3’te birinde 2008 krizi nedeniyle eğitim harcamalarının düştüğünün altı çiziliyor.
OECD, 34 üye ülkenin eğitim yapıları, finans sistemleri ve performanslarını ele aldığı, organizyonun en önemli raporlarından olan ‘Eğitime Bir Bakış 2015’i yayımladı. Raporda, Türkiye’nin eğitim harcamalarının son yıllarda ‘cömertçe’ arttığı ancak okul öncesi eğitime katılım, öğrenci başına düşen harcama, öğretmen-öğrenci oranı gibi konularda OECD ortalamalarının gerisinde kalmayı sürdürdüğü vurgulandı. 1992’den beri OECD, Eğitime Bir Bakış raporlarında üye ülkelerde eğitimin nabzını tutuyor. 34 üyesinde okul öncesinden yükseköğretime; eğitimle ilgili yapıları, finansal durumu ve performansları değerlendiriyor, analiz ve verilerle dünya kamuoyuna sunuyor.
TÜRKİYE BİRÇOK ALANDA OECD’NİN GERİSİNDE
Bu yılki rapora göre, Türkiye birçok alanda OECD ortalamalarının altında kalmaya devam ediyor. Özellikle okul öncesi eğitimde düşük kaydolma oranına dikkat çekilen raporda, Türkiye’nin gelecek yıllarda öğrencilerinin performansını artırması için okul öncesi eğitime değer vermeye ihtiyacı olduğu belirtiliyor. OECD’ye göre Türkiye’nin Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nda (PISA) daha iyi bir performans yakalamasının yolu, ülkedeki okul öncesi eğitime katılımın artırılmasından geçiyor. Rapor, Türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin yüzde 30’unun okul öncesi eğitime katıldığını gösteriyor. PISA’da değerlendirmeye alınan üye ülkelerde 15 yaşındaki öğrenciler arasında en az bir yıl okul öncesi eğitim alanların daha iyi bir performans gösterdiği belirtiliyor.
ÖĞRETMEN BAŞINA DÜŞEN ÖĞRENCİ SAYISI YÜKSEK
‘Eğitime Bir Bakış 2015’e göre Türkiye, okul öncesi eğitime katılımda OECD ülkeleri içerisinde en düşük ortalamaya sahip ülkelerden biri. 3 yaş düzeyindeki çocukların yüzde 7’si, 4 yaşındakilerin ise yüzde 36’sı okul öncesi eğitime kayıtlı. OECD ortalamasına bakıldığında ise 3 yaş düzeyinde okul öncesi eğitim alma oranı yüzde 74 iken; 4 yaş düzeyinde yüzde 85 gibi yüksek oranların yakalandığı görülüyor. OECD, Türkiye’de özellikle 4 yaş düzeyinde okul öncesi eğitime katılım 2005’ten 2013’e yüzde 30’luk bir artış yaşandığını belirtiyor. Türkiye’de okul öncesi eğitimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ise, OECD ortalamasının üzerinde. Buna göre, Türkiye’de bu sayı 17 öğrenci iken, OECD ülkelerinin ortalaması 14 civarında.
20-24 YAŞ ARASI GENÇLERİN YÜZDE 36’SI NE OKULDA NE DE İŞTE
OECD, Türkiye’nin eğitim harcamalarının son yıllarda ‘cömertçe’ arttığını vurguluyor. Ancak rapora göre Türkiye’de, 20-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 36’sı ne iş hayatında ne de eğitimde yer alıyor. OECD’de bu ortalamanın yüzde 18 olduğu görülüyor. Bu durumdan ise özellikle kadınların etkilendiği belirtilen rapora göre, Türkiye’de 15-29 yaş arası kadınların yüzde 46’sı eğitimde ya da iş hayatında yer almıyor.
ÖĞRENCİ BAŞINA AZ HARCIYORUZ
‘Eğitime Bir Bakış 2015’ raporu Türkiye’de kadınların OECD ortalamalarına göre fen bilimleri, mühendislik ve matematik alanlarında lise ve yükseköğretim düzeyinde daha iyi temsil edildiğini gösteriyor. Türkiye’de 2014’te lise düzeyinde fen bilimleri programlarından mezun olanların yüzde 14’ü, yükseköğretimdeki fen bilimleri mezunlarının yüzde 48’i ve mühendislik, üretim sanayisi alanlarındaki mezunların yüzde 25’i kadınlardan oluşuyor. Türkiye, lise düzeyinde yüzde 3 olan OECD ortalamasının üzerinde bir başarı yakalıyor. Türkiye’de öğrenci başına düşen eğitim harcamaları geçen yıllardaki gibi OECD ortalamasının altında. OECD, Türkiye’nin 2005’ten 2012’ye ilk, orta ve lise düzeylerindeki harcamalarında yüzde 65 artış ile önemli bir ivme yakaladığını tespit etti. Ancak 2012 verilerine göre, tüm seviyelerde öğrenci başına düşen harcamalar OECD ortalamalarının gerisinde. Türkiye’de ilkokulda öğrenci başına 2 bin 577 dolar, ortaokulda 2 bin 904 dolar ve yükseköğretimde ise 7 bin 779 dolar harcanıyor. Bu rakamlarla Türkiye, OECD ülkeleri arasında öğrenci başına en düşük harcama yapan ülkeler arasında bulunuyor.
KRİZ, ÖĞRETMEN MAAŞLARINI ETKİLEDİ
Raporda, 2010-2012 arasında 2008’deki ekonomik kriz nedeniyle üç üye ülkeden birinin eğitim harcamalarının azaldığı belirlendi. Bu azalmanın özellikle ilk ve ortaöğretimdeki öğretmenlerin maaşlarında ya kesintilere ya da düşük artışlara neden olduğu görüldü. Ayrıca mühendislik, fen bilimleri gibi alanlarda düşük kadın temsiline ve iş hayatındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğine de vurgu yapıldı. OECD ülkelerinde 20-24 yaş arası her 10 gençten birinin ne eğitimde ne de çalışma hayatında yer aldığı görüldü.
Lüksemburglu bir öğretmen Türkiye’dekinden dört kat fazla kazanıyor
OECD raporuna göre, 15 yıllık tecrübeye sahip bir lise öğretmeninin yıllık kazancı Türkiye’de 28 bin 110 ABD doları iken, OECD ortalamasında bu rakam 44 bin 600 dolar. Lüksemburg ise, tüm kademelerde listenin başında yer alıyor. Lüksemburglu bir öğretmenin maaşı Türkiye’dekinden dört kat fazla. OECD, üyesi 34 ülkede ilkokuldan lise düzeyine yıllık olarak öğretmen maaşlarını ele aldı. Türkiye’de yıllık öğretmen maaşları tüm eğitim kademelerinde OECD ortalamalarının altında kaldı. Ancak Macaristan, Polonya, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti ve Meksika gibi ülkelere göre öğretmen maaşlarının daha iyi durumda olduğu görüldü. OECD’nin satın alma gücü paritesi dikkate alınarak 2013 verilerinden hazırladığı listede, öğretmenlerin tecrübeleriyle orantılı olarak değişen maaşları da mercek altında tutuldu. Gelirler hesaplanırken sosyal güvenlik ve emeklilik primi gibi kesintiler dikkate alınmadı. Buna göre, Türkiye 34 üye ülke içerisinde 15 yıllık tecrübe sahibi öğretmenlerin maaşlarına bakıldığında ilkokulda 25, ortaokulda 26, lise düzeyinde ise 25’inci sırada. Listenin üç seviyede en üst sırasına yıllık 100 bin dolardan fazla gelirle Lüksemburg yerleşti. En altta ise Macaristan, Estonya ve Slovakya var.
TECRÜBE ARTIŞI MAAŞA ÇOK AZ YANSIYOR
Türkiye’de mesleğe ilk adım atan bir ilkokul öğretmeni yıllık 25 bin 295 dolar kazanıyor. 15 yıllık tecrübe sonrası maaşı 27 bin 139 doları buluyor. Ortaokul düzeyindeki öğretmenler mesleğin ilk yıllarında 26 bin 266 dolar, 15 yıllık tecrübeden sonra ise 28 bin 110 dolar yıllık gelir elde ediyor. Lise düzeyinde bir öğretmen ortaokuldaki meslektaşı ile aynı kazanıyor. Tecrübe ile büyük bir maaş artışı yaşanmadığı görülüyor. Gelişmiş ülkelerde ise 15 yıllık tecrübe sonrasında maaşların önemli oranlarda arttığı dikkat çekiyor. Özellikle listenin üç eğitim kademesinde de üst sıralarda yer alan Lüksemburg, Kanada, Almanya, ABD ve Avusturya’da tecrübe ile yıllık gelir yaklaşık yüzde 50 artıyor.
Raporda ilgi çekici diğer sonuçlar ise şöyle:
- Türkiye’de ilkokul öğretmenlerinin yüzde 61’i 40, yüzde 24’ü ise 30 yaşın altında. Ortaokulda yüzde 76’sı 40 yaşından küçük.
- Tüm düzeylerde öğretmen başına düşen öğrenci oranı yüksek. İlkokulda öğretmen başına 20, ortaokulda ise 17 öğrenci düşüyor. Bu rakam, OECD’nin 15 ve AB’nin 14 öğrenci ortalamasının üzerinde.
- Türkiye’de fen laboratuvarlarının yüzde 22’si, bilgisayar laboratuvarlarının ise yüzde 15’i teknik olarak yetersiz. Bunlar OECD’nin sırasıyla yüzde 8 ve yüzde 9’luk ortalamasıyla karşılaştırıldığında, okullarda acil ele alınması gereken fiziki problemler olarak öne çıkıyor.