Üniversitelerarası Kurul (ÜAK), 28 Aralık’ta yaptığı toplantıda meslek yüksekokullarını (MYO) masaya yatırdı. Özellikle devlet üniversitelerinin rektörleri, meslek yüksekokullarının öğrencilere mesleki beceri kazandırmada yetersizliğinden şikâyet ederek, ilk adım olarak sınavsız geçişin kaldırılması gerektiği yönünde öneri getirdi.
Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Mahmut Özer,
Kurulumuz 28 Aralık 2015’teki oturumunda ek gündem olarak MYO’ların mevcut durumu, sorunları ve olası çözüm önerilerini ele aldı. MYO’ların öğrenci kabul sistemi, altyapı, arz-talep dengesi ve eğitim-istihdam ilişkisi ve öğrencilere mesleki becerilerin kazandırılması ile ilgili çok sayıda problemleri bulunuyor. Toplantıda bunları ele aldık. YÖK, yükseköğretimin kalitesinin artırılması yönünde çok önemli adımlar attı. Bunları ÜAK olarak destekliyoruz. MYO programlarına öğrenci yerleştirme sisteminin de eğitimde başarı ve kaliteyi teşvik edici filtreler içermesi gerekiyor. Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumları’ndan mezun öğrencilerin MYO’lara sınavsız geçişinin, ülkemizin gelecek vizyonunda önemli yer teşkil eden mesleki eğitimin kalitesini olumsuz etkilemesi nedeniyle MYO’lara sınavsız geçişin iptalinin uygun olacağı hususunun Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’na arzına oybirliği ile karar verildi. Bu kararımızı hemen YÖK’e arz ettik.
dedi.
Prof. Dr. Özer, şunları söyledi:
MYO’lar ülkemizin geleceği için çok kritik, kalitesi arttırılmalı ve eğitim ile istihdam ilişkisi kurulmalı. Yükseköğretimdeki büyüme, mesleki yükseköğretim üzerinden sağlanmamalı. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay ile birlikte hazırladığımız ‘Türkiye’de Meslek Yüksekokulları: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm Önerileri’ başlıklı raporu YÖK üniversitelere gönderdi, son şekli verildi. ÜAK’ın sonraki oturumunda raporu tartışmaya açıp, ÜAK görüşü olarak YÖK’e arz ettik. Tüm sorunlara rağmen altyapı ve insan kaynakları oldukça iyi olan MYO’larımızın da bulunduğu, çok iyi eğitim verdikleri, güçlü eğitim-istihdam ilişkisi kurdukları unutulmamalı. Sadece sorunları konuşmamalı, iyi örneklerin de görünürlüğünü artırmalıyız. Örneğin, Sanayi ve Ticaret Odaları, meslek kuruluşları ortaöğretim ve yükseköğretimde mesleki eğitimle ilgili ödül mekanizmaları oluşturmalı ve her yıl iyi örnekler ödüllendirilmeli. Bu değerin, MYO’ların itibarını olumlu etkileyeceğine ve kalitesine katkıda bulunacağına inanıyorum.
Türkiye’nin gelecek vizyonu için önemli
Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu (Boğaziçi Üniversitesi Rektörü): Mesleki ve teknik liseler Türkiye’nin gelecek vizyonunda önemli yer teşkil ediyor ve ülkemizin ihtiyacı olan insan kaynağının sağlanması için daha da güçlendirilmeleri gerekiyor. Bunların yalnızca üniversite sınavları bağlamında tartışılması doğru değil. Eğitim içerikleri, kadroları ve altyapıları güçlendirilmeli. Buralardan mezunların MYO’lara sınavsız alınması bu kurumların sadece yüksek eğitim odaklı ele alınmasına neden oluyor. Hem bundan hem de MYO’ların başarı ve niteliğinin artırılması için buralardan mezunların sınavsız geçişlerinin kaldırılmasının kaliteyi artıracağına inanıyorum. Ancak MYO programları için ek puan verilmesi, öğrencilerin eğitim aldıkları alana yönlendirilmesi için bir fırsat olacaktır. Ek puan uygulaması lisans eğitimi veren Uygulamalı Bilimler Meslek Yüksek Okulları için geçerli olmamalı. Bu, lisans eğitiminin kalitesi açısından çok önemli. Eğitim kalitesinden ödün vermeden hem öğrenciler hem de eğitim kurumları açısından daha adil ve dengeli bir sistemin kurulması böylece mümkün olabilir.
Mesleki eğitime katkı sağlayacak
Prof. Dr. Süleyman Büyükberber (Gazi Üniversitesi Rektörü): Yeni uygulama ile MYO ön lisans programları üzerinde meslek liselilerin mutlak avantajı kısmen kalkıyor. Meslek liseli sınavsız geçiş yüzdesi ile YGS’li diğer lise mezunu yüzde oranları tartışılabilir. Ancak bu uygulamanın mesleki eğitime net bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Meslek lisesi mezunu olmayan ancak daha yüksek YGS puanına sahip, daha çalışkan bir grubun bu okullara yarışarak girmesi öğrenci kalitesini artıracak. Ayrıca meslek lisesi mezunlarının da daralan kontenjanlara yerleşeceği düşünülürse bu grubun da kalitesi yükselecek. Hatta MYO’lardan fakültelere dikey geçişle giden öğrenci kalitesi de olumlu etkilenecek. Bu mutlaka öğretim elemanı ve üniversite yönetimini de kalite yönünde zorlayacak. Mesleki eğitim ve ara eleman ihtiyacı hızla artıyor ancak MYO’lar müfredat ve uygulamalı eğitim açısından gelişme gösteremiyor. Mesleki ön lisans eğitiminde tematik ve sanayicinin ihtiyacına yönelik butik MYO’lara talep daha fazla, istihdam oranları daha yüksek. Bu yüzden biz yılda 3 dönem esasına dayanan toplam 6 dönemlik pratik ağırlıklı, tematik MYO’ları açıp eskileri kapattık.
Özendirilmeli
Prof. Dr. Candeğer Yılmaz (Ege Üniversitesi Rektörü): ÖSYM’nin hazırladığı 2016 ÖSYS kılavuzunda meslek lisesi mezunlarının üniversiteye girişte kendi alanlarındaki bir bölümü tercih ettiklerinde aldıkları ek puan uygulamasının devam etmesi, nitelikli teknik eleman yetiştirilmesi ve mesleki eğitimin özendirilmesi açısından uygun görülüyor. Ayrıca, meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş uygulamasının iptal edilerek ÖSYM sınav sonucuna ek puan uygulamasına dâhil edilmesinin uygun olacağı değerlendiriliyor.
Rektörler, MYO’lar için kısa vadede neler istedi?
- MYO programlarına öğrenci yerleştirmede sınavsız geçiş kaldırılmalı.
- Açıköğretim ön lisans program sayıları ve kontenjanları kontrol altında tutulmalı, ön lisans eğitimindeki payı düşürülmeli.
- Vakıf MYO’larının MEB’in teşvikleriyle Organize Sanayi Bölgelerinde açılması sağlanmalı.
- KOSGEB Girişimcilik ve AR-GE Destek programlarından MYO öğrencileri yararlandırılmalı.
- MYO’ların Erasmus+ Programı’ndan aktif yararlanması desteklenmeli.
- MYO’ların yükseköğretim kurumları içinde temsiliyetini de güçlendirecek şekilde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda MYO’lara yönelik düzenlemeler yapılmalı.
- Sektördeki usta öğreticilerden MYO’ların da yeterince yararlanabilmesi için, görevlendirme ve ücretlendirme sisteminin daha esnek hale getirilmesi ile ilgili düzenlemeler gerçekleştirilmeli.
- MYO kurulma izninin verilmesi, programların başvurularının değerlendirilmesi ve denetimleri aşamalarında akran/meslektaş değerlendirmesine dayalı düzenli saha ziyaretleri düzenlenmeli.
- YÖK, MEB, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İŞ-KUR, MYK, Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı ve ilgili kurum/kuruluşların katılımıyla mevcut programlar ve meslek tanımları yeniden düzenlenmeli ve bu ilişkiyi sürekli güncellemeye imkân verecek bir çerçeve oluşturulmalı.
900 bine yakın öğrenci var
MYO’lardaki öğrenci sayısına açıköğretimdeki öğrenciler dahil edildiğinde ön lisans programlarında bulunan toplam öğrenci sayısı 2 milyon 13 bin 762. Bu da yükseköğretimdeki öğrenci sayısının yaklaşık yüzde 33’üne karşılık geliyor. Ön lisans programlarındaki öğrenci sayısının yine 2008 yılından sonra önemli oranlarda giderek arttığı gözleniyor. Ön lisans öğrencilerinin yüzde 44’ü (896 bin 31 öğrenci) MYO’lar bünyesinde eğitim görüyor. 2014-2015 öğretim yılı itibariyle MYO’larda eğitim gören 896 bin 31 öğrencinin farklı yükseköğretim kurumları arasında dağılımına bakıldığında öğrencilerinin yaklaşık yüzde 89.2’sinin devlet üniversiteleri bünyesindeki MYO’larda eğitim aldığı görülüyor.
866 MYO bulunuyor
Şu anda toplam 866 MYO’nun yaklaşık yüzde 86’sı devlet üniversiteleri bünyesinde yer alıyor. 2008 yılından itibaren önemli bir artış gösterdi. 2008’de 547 olan MYO sayısı 2015 yılında 866’ya ulaştı. MYO’lar farklı türde eğitim programlarını bünyelerinde barındırabildikleri gibi belirli alanlarda da yoğunlaşabiliyor. Üniversiteler ve vakıf MYO’ları bünyesindeki 834 MYO’nun 617’sinde teknik ve sosyal olmak üzere farklı programlarda eğitim verilirken, geriye kalan 217 MYO da sağlık, turizm, sivil havacılık, adalet, maden ve ulaştırma gibi 22 farklı tematik alanı kapsayan programlarda eğitimler sürüyor.
17 bini aşkın hoca çalışıyor
2014-2015 öğretim yılı itibariyle MYO’larda 3 bin 120’si öğretim üyesi olmak üzere toplam 17 bin 674 öğretim elemanı bulunuyor. Bu verilere göre MYO’larda öğretim üyesi başına 287 öğrenci, öğretim elemanı başına ise 51 öğrenci düşüyor.
SAYISAL KÖŞE
Hasan ATASOY: 2009 yılında toplam 144 olan devlet ve vakıf üniversitesi (Vakıf üniversiteleri vakıf MYO’ları da içeriyor) sayısı yeni yükseköğretim kurumlarının açılması ile sürekli artış gösterdi.2010 yılında 162 olan toplam üniversite sayısı 2011 yılında 170’e ulaştı. Sayı 2012 yılında 174’e, 2013 yılında 182’ye çıktı. Artışlar son iki yıl da devam etti ve 2014 yılında 184 olan toplam üniversite sayısı 2015’te 193’e ulaştı. Buna göre 2009 yılından beri toplam üniversite sayısındaki artış yüzde 34 oldu.
Nuran ÇAKMAKÇI – Hürriyet Eğitim