Özel Ders
ismet-yilmaz-egitim-fakultelerine-taban-puan-gelecek

İsmet Yılmaz: ”Eğitim fakültelerine taban puan gelecek”

UNESCO Türk Milli Komitesi’nin (UTMK) Kundu Turizm Merkezi’ndeki bir otelde düzenlediği Türkiye Milli Komisyonu 3. Büyük Buluşması toplantısının açılışında konuşan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, barış, hoşgörü, diyalog ve uzlaşmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan bu dönemde UNESCO’nun çalışmalarının ayrı bir önem kazandığını söyledi. Yılmaz, “YÖK Başkanlığımız halihazırda hukuk fakültelerine, tıp fakültelerine bir taban puan kriteri getirdi, önümüzdeki dönemde taban puan, artı diğer kriterleri getirerek eğitim fakültelerimizi bugün olduğu halinden daha iyi bir konuma getirmek istiyoruz” dedi.

MEB Bakanı İsmet Yılmaz, iyi bir eğitimin iyi bir öğretmenden geçtiğini belirterek, “YÖK Başkanlığımız halihazırda hukuk fakültelerine, tıp fakültelerine bir taban puan kriteri getirdi, önümüzdeki dönemde taban puan, artı diğer kriterleri getirerek eğitim fakültelerimizi bugün olduğu halinden daha iyi bir konuma getirmek istiyoruz” dedi. Yılmaz, Milli Eğitim Bakanlığı olarak UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun çalışmalarını her zaman desteklediklerini, bundan sonra da desteklemeye devam edeceklerini dile getirdi. Yılmaz, BM tarafından kabul edilen 17 sürdürülebilir kalkınma hedefinin 4’üncü maddesi olan kapsayıcı, eşit, kaliteli eğitim sağlamak ve herkes için hayat boyu öğrenme imkanları geliştirmek hedefinin, UNESCO tarafından merkeze alınmasını önemli bulduklarını bildirdi.

Bu hedefin Bakanlığının hedefleriyle de örtüştüğünü belirten Yılmaz, “Eğitim her bireyin en temel hakkı ve sürdürülebilir kalkınmanın ön koşuludur. Herkes için eşit, kaliteli ve kapsayıcı eğitim sağlamak Bakanlığımızın öncelikli görevidir” diye konuştu.

Yılmaz, eğitim müfredatının güncelleştirilmesi, ihtiyaç duyulan alanlarda yeterli sayıda ve nitelikte öğretmen istihdam edilmesi, derslik başına düşen öğrenci sayısının azaltılması, ikili eğitimden tam gün eğitime geçilmesi, okullarda bilgi ile teknolojinin kullanılması, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması konularında çalışmaların devam ettiğini belirtti.

Suriyeli çocuklara eğitim

Eğitimi sadece Türkiye’de yaşayan 79 milyon vatandaş için istemediklerini, başta Suriyeliler olmak üzere geçici olarak Türkiye’ye gelenler için de istediklerini anlatan Bakan Yılmaz, Türkiye’de 3 milyona yakın Suriyelinin yaşadığını ve bunun 833 bininin eğitim çağındaki çocuklardan oluştuğunu bildirdi.

Türkiye’nin kendi evlatlarına verdiği eğitimin aynısını Suriyeli çocuklara da vermek istediğini dile getiren Yılmaz, şunları söyledi:

“Bu eğitim öğretim yılında 153 binden fazla Suriyeli öğrenci kendi okullarımızda eğitim görüyor. Yani Türkçe müfredatla kendi evlatlarımıza hangi eğitimi veriyorsak, 153 binin üzerindeki Suriyeliye de aynı eğitimi veriyoruz. Bunun yanında bir de geçici eğitim kampları var. Bu geçici eğitim kamplarında da 325 binin üzerindeki Suriyeliye eğitim veriyoruz, telafi eğitimi niteliğinde. İkisinin toplamı 479 bin yapıyor. Bu da eğitim çağında olan Suriyelilerin yüzde 58’ine denk geliyor. Ümit ediyorum ki Suriye’deki sorun en kısa zamanda çözülsün ve bu misafirlerimiz kendi vatanlarına dönsünler. Ama bu süreç uzun sürecekse ki öyle gözüküyor, o zaman en kısa süre içerisinde yüzde 58’ini kapsama içine aldığımız bu evlatlarımızın tamamını, yani yüzde 100’ünü kendi eğitim sistemimiz içerisinde, kendi evlatlarımıza hangi eğitimi veriyorsak onlara da vermeyi sağlayacağız.”

Suriyelilerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde 2019 yılına kadar 120 okulun inşaatını tamamlamayı planladıklarını, 30’un üzerinde okulun sadece Suriyeliler için yapıldığını belirten Yılmaz, kısıtlı imkanlar ve uluslararası toplumdan büyük bir katkı alınmamasına rağmen bunların gerçekleştirildiğini söyledi.

Bütçenin yüzde 20’si eğitime ayrıldı

OECD’nin yeni eğitim raporuna göre, OECD ülkelerinin gayri safi milli hasılalarının yüzde 5,2’sinin eğitime harcandığını anlatan Bakan Yılmaz, Türkiye’nin de gayri safi milli hasılasının yüzde 5,1’inin eğitime sunduğunu anlattı.

Yılmaz, bütçenin yüzde 20’sinin eğitime ayrıldığını hatırlatarak, “Dolayısıyla ‘Bu hükümetin önceliği nedir?’ dendiğinde, bütçesine bakarak söyleyebiliriz ki bu hükümetin önceliği eğitimdir” dedi.

MEB’e bağlı okullarda 18 milyon öğrencinin eğitim gördüğünü, YÖK rakamlarına göre 7 milyonun üzerinde kişinin de yüksek öğretimde okuduğunu söyleyen Bakan Yılmaz, “Toplam 25 milyon. Anne ve babalarını koyduğunuzda Türkiye nüfusunun tamamını ifade ediyor bu rakamlar. Dolayısıyla sorumluluğumuz Türkiye kadar büyük” diye konuştu.

Yılmaz, eğitim altyapısını oluşturmak için önemli çalışmalar yapıldığını anlatarak, 75 kişilik sınıf ortalamalarından, ilköğretimde 25, orta öğretimde de 22 sınıf mevcudunun yakalandığını söyledi. FATİH Projesi kapsamında 1 milyon 300 binin üzerinde tablet bilgisayarın öğretmen ve öğrencilere dağıtıldığını hatırlatan Yılmaz, önümüzdeki dönemde öğretmenler ile öğrencilerin tamamına tablet bilgisayar dağıtmayı planladıklarını bildirdi.

Bakan Yılmaz, cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi için çalıştıklarını, üniversitelerde kadın profesör sayısının yüzde 29,5 olduğunu, bunun da Avrupa ortalamalarına göre iyi bir oran olduğunu söyledi.

Okul öncesi eğitimi mutlaka zorunlu eğitim kapsamına almak istediklerini belirten Yılmaz, 2-7’nci sınıflar arasında toplam 720 saat olarak verilen İngilizce dersini en az 2 katı artırmak istediklerini, bunun için üniversiteler, özel okullar ve yabancı dil eğitimi veren kurumlarla iş birliği yapılacağını dile getirdi.

İyi bir eğitim için eğitim fakültelerine alınacak öğrenci seçiminin önemine dikkat etmek gerektiğini söyleyen Yılmaz, şöyle konuştu:

“Eğitim fakültelerine alınacak öğrenci seçiminden başlamak üzere mezuniyet sonrası da dahil olmak üzere, daha nitelikli öğretmenlerle daha nitelikli öğrenci yetiştireceğimize inandığımızdan, bu alanda da bir yenilik getirmeyi düşünüyoruz. YÖK Başkanlığımız halihazırda hukuk fakültelerine, tıp fakültelerine bir taban puan kriteri getirdi, önümüzdeki dönemde taban puan, artı diğer kriterleri getirerek eğitim fakültelerimizi bugün olduğu halinden daha iyi bir konuma getirmek istiyoruz. 2023 yılında Türkiye’yi zengin ve mutlu insanların yurdu yapmak istiyoruz.”

Dünya ülkeleri kültür ve medeniyet bakımından sıralanması durumunda Türkiye’nin ilk 5’te yer alacağını söyleyen Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Böyle bir medeniyetin mirasçıları olarak bize büyük sorumluluk düşüyor. Böyle olduğu içindir ki kucağında çocuğu ile ülke arayan insanlara bu ülkede çelme takılmıyor” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Avcı’nın video mesajı

Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı da toplantıya katılanlara video mesaj ile seslendi. Bakan Avcı mesajında, UNESCO Türkiye Milli Komisyonunun 2012 ve 2014 yıllarında gerçekleştirilen iki toplantısında yer aldığını, bugünkü toplantıya katılamadığı için üzüntü duyduğunu dile getirdi.

UNESCO Türkiye Milli Komisyonunun kurulduğu günden bu yana elindeki imkanların çok ötesinde büyük çalışmalara imza attığını anlatan Avcı, yerelde Türkiye’nin temsili için genel anlamda da UNESCO’nun genel hedefleri için takdire şayan bir gayret gösterdiğini belirtti.

Avcı, Türkiye’nin 2017 itibarıyla UNESCO Yürütme Kurulu üyeliğine aday olduğunu anımsattı ve bunu çoktan hakkettiğini söyledi.

UNESCO Türkiye Milli Komitesi Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz da önceki toplantının sonuçlarını değerlendirmek, bir sonraki toplantının yol haritasını planlamak için toplandıklarını bildirdi.

Sonu çift rakamla biten yıllarda UNESCO Türkiye Milli Komisyonu büyük buluşmalarını gerçekleştirdiklerini, sonu tek rakamla biten yıllarda da UNESCO genel konferansının gerçekleştirildiğini anımsatan Oğuz, iki gün boyunca sürecek toplantılarda, Türkiye’nin “süzülmüş, damıtılmış” görüşlerinin Paris’te UNESCO’ya götürüleceğini sözlerine ekledi.

Yükseköğretimde hedef yetişen bireylerin değişen koşullara uyum sağlayabilmesi

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ise açılışta yaptığı konuşmada, “Danışsal bir istişari kurum olan UNESCO Türk Milli Komitesinin (UTMK) akademik dünya ile adeta iç içe olması, bize daha güvence veriyor ve bundan da mutluluk duyuyoruz” dedi.

YÖK Başkanı Saraç, büyük buluşmanın ana teması olan “sürdürülebilir kalkınma” kavramının, insanoğlunun tabiatı kavrama sürecinde yeryüzündeki yaşama farklı bir bakış açısı önerdiğini söyledi. Sürdürülebilir kalkınmada ulaşmak istedikleri hedeflerin, almak istedikleri önlemlerin ve koruma çalışmalarının insan merkezli olması gerektiğini anlatan Saraç, sürdürülebilir kalkınmanın küresel ve yerel çıkarlar arasında bir denge sağlamaya çalışarak ulusal, yerel ve bölgesel şartları da dikkate almasının önemine işaret etti.

Yükseköğretimde hedeflerinin, yetiştirilen bireylerin dünyanın değişen koşullarına uyum sağlayabilecek bilgi, beceri ve yetkinliklerle donatılması olduğunu ifade eden Saraç, ayrıca, bu bireylerin, insan hakları ve demokrasi, çevresel-kültürel ve estetik değerler konularında duyarlı, aktif vatandaşlar olmasını istediklerini dile getirdi.

Kalkınma Bakanlığı ile çalışma

Saraç, YÖK olarak bölgesel kalkınmada üniversitelerin rolünü daha görünür ve etkin hale getirmek amacıyla Kalkınma Bakanlığı ile bir çalışma yürüttüklerini anlattı. Türkiye’nin ihtiyacı olan alanlarda 5 üniversiteye “misyon farklılaşması” temelinde ayrı bir rol belirlediklerinin altını çizen Saraç, böylece bölgesel gelişme ve belirli bir alanda o üniversitenin öne çıkmasını, ülke ve bölgesel kalkınmaya katkı sağlamasını amaçladıklarını bildirdi.

Saraç, Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan temel bilimler alanlarının son yıllarda öğrenciler açısından neredeyse hiç tercih edilmeyen programlar haline geldiğini ifade ederek “Onlarca değerli öğretim üyemizin bulunduğu bu bölümler neredeyse kapanma noktasına gelmişti. Bu programları tercih eden ilk 25 bindeki öğrencilere burs verilmesi ve rasyonel kontenjan politikası ile bu sorunlar çözümlendi ve bugün temel bilimlerimiz yeniden üniversitelerin yapısında canlılık kazandı ve ülke kalkınmasına katkı sağlamaya başladı” dedi.

Ziraat, orman ve su ürünleri programlarına destek

Türkiye açısından stratejik önem taşıyan ziraat, orman ve su ürünleri programlarının da üniversitelerde değer kaybeden bölümler arasında yer aldığına işaret eden Saraç, şöyle konuştu:

“Yükseköğretimde bu fakültelerin yöneticileri, öğretim üyeleri ve sektörle bir dizi çalışma gerçekleştirdik. Devlet üniversitelerinde bu programları tercih ederek yerleşen ilk üç sıradaki öğrencilere eğitim süreçleri boyunca YÖK tarihinde genel olarak ilk defa burs verildi. Bu yıl bu programları tercih eden öğrencilerimiz önemli bir kısmı mühendislik programları yerine bu programlara girdi. Milli Eğitim Bakanlığı ile çalışmalarımız başlatıldı. Eğitim fakülteleri için aynı şekilde daha da ileri noktalara götürecek şekilde onların da girdi esaslı öğrenci niteliğini yükseltici bir çalışmada da inşallah nihayete erecek ve önümüzdeki yıla yetişecek.”

“Göç merkezli çalışmalar oluşturmaya başladık”

Göç ile ilgili çalışmalarda da bulunduklarını anlatan Saraç, 10’a yakın üniversitede göç ile ilgili merkezler kuruduklarını ve bu yıl alanlara bağlı seçtikleri doktora konuları arasında göç çalışmalarının da yer almaya başladığını vurguladı.

Saraç, çevreye duyarlı ve enerji tasarrufu sağlayan yatırımların, sürdürülebilir ekonomiuygulamalarına yer verilmesinin bölgesel kalkınma açısından önemli bir fırsat sunduğunu söyledi. Bu fırsattan yararlanabilmek için çalışma başlattıklarına dikkati çeken Saraç, şunları söyledi:

“Biraz önce ifade ettiğim alanlara bağlı doktora konuları ve bursların seçiminde enerji mühendisliği bilim dalı da önemli bir yer alıyor. Yani yetiştirdiğimiz gelecek nesillerde özellikle doktora alanları konularında, alan seçimlerinde ülkemizin 21. yüzyıl gereklerini önde tutmaya başladık. Doktoralarda, devlet fonlamalarında bu kavram önceliklerimiz arasında yer aldı. Türkiye’de yine ilk defa türünde 102 bin doktora burs programı projesini de hayata geçiriyoruz önümüzdeki ay itibarıyla.”

“Beşeri sermaye, en güçlü dinamik”

Bir ülkenin beşeri sermayesinin, o ülkenin var olabilmesinin en güçlü dinamiği olduğunu bildiren Saraç, üniversite ve yükseköğretim olgusunun eskisinden daha da önem kazandığını vurguladı. Beşeri sermayenin, sayısal verilerden ziyade, keyfiyet ve nitelikle bir anlam kazandığının altını çizen Saraç, bununda nitelikli bilgi ve insan gücünün önemini ortaya çıkardığını söyledi.

Kalite kavramının da önemine değinen Saraç, şöyle devam etti:

“Bu nedenle yeni YÖK olarak eğitim-öğretimin niteliğini yükseltecek faaliyetler çerçevesinde yükseköğretimde kalite güvencesi sistemini kuruyoruz. Kalite Kurulu, yoğun bir şekilde yükseköğretim bünyesinde karar alma mekanizmalarında tamamen bizden bağımsız bir şekilde çalışıyor. Kalite kavramını, Türk yükseköğretimine yerleştirmeye iki yıldan beri çalışıyoruz ve artık yerleşmeye başladığını, kabullenildiğini, içselleştirilme aşamasında olduğunda mutluluk duyuyoruz.”

UNESCO’nun hedefleri

UNESCO’nun stratejik hedefleri ile yükseköğretim hedeflerinin birçok noktada örtüştüğüne dikkati çeken Saraç, 1949’da kurulan UNESCO Türk Milli Komitesinin şimdiye kadarki 7 başkanının tamamen yüksek donanımlı akademisyenlerden, halen 15 yönetim kurulu üyesinin büyük çoğunluğunun da öğretim üyesi olduğunu, 12 ihtisas komitesinin yarısının akademisyenlerden oluştuğunu bildirdi.

“Danışsal bir istişare kurum olan UNESCO Türk Milli Komitesinin akademik dünya ile adeta iç içe olması bize daha güvence vermekte ve bundan da mutluluk duymaktayız. Bu anlamda UNESCO, bir sivil toplum örgütü olmaktan öte, akademik bir düşünce anlayışı ve işleyişiyle hareket eden bir kuruluş özelliğini taşımakta.” diyen Saraç, üniversitelerdeki “Üniversite Eşleştirme ve Ağ Programı”nın 2012 yılında 3 iken, kısa sürede 11’e ulaştığını söyledi.

AA

Hakkında Ozan ÇORUMLU

Eğitimci. Yıllardır özel ders verir. Bilgiyi paylaşmayı sever. Bu siteyle amacı, her öğrencinin, hakkı olan eğitim hakkından ücretsiz bir şekilde yararlanmasını sağlamak.

Buna da Göz At

Milyonlarca-Veliyi-İlgilendiren-Karar

Milyonlarca Veliyi İlgilendiren Karar

20Paylaşım Facebook’ta Paylaş2 Twitter’da Paylaş6 Beğen!3 Yorum Yaz2 Facebook Messenger’da Paylaş Pinterest7 WhatsApp LinkedIn0 Print0 …

Tartışmaya Katılın

İsmet Yılmaz: ''Eğitim fakültelerine taban puan gelecek''

Share via

İletişim

Bu bölümden sitemiz hakkında yorum, görüş ve isteklerinizi, hak ihlallerini, Özel Ders ve Reklam/Sponsorluk taleplerinizi iletebilirsiniz.

Kişisel bilgileriniz kesinlikle 3. kişilerle paylaşılmaz.

Teşekkürler!
Mesajınız bize ulaştı.
24 saat içerisinde size geri dönüş yapacağız.

Bunu arkadaşınla paylaş