Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından açıklanan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (ÖSYS) kılavuzu beraberinde birçok değişikliği getirdi.
Bu yıl üniversite sınavına girecek adayları bekleyen değişiklikleri yorumlayan İstinye Üniversitesi Genel Sekreteri Burak Kılanç, “Bu değişiklik ve yenilikler öğrencileri zorluyor gibi gözükse de aslında yükseköğrenimin başarısını artırmaya yönelik” dedi.
Öncelikle, Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)’de kısa cevaplı açık uçlu sorulara yer verilecek olmasıyla ilgili değerlendirmede bulunan Kılanç, “LYS oturumlarında karşımıza çıkacak açık uçlu sorular sadece kısa cevapları olan sorular olacak. Örneğin ‘Cumhuriyet hangi yılda ilan edildi?’ sorusuna öğrenci ‘1923’ cevabını yazacak ve adını kodlar gibi bunu kodlayacak. Açık uçlu soruların istenilen amaca hizmet edip etmediğini ise ancak sınavlar bitip, yerleştirmeler tamamlandıktan sonra değerlendirmek mümkün olacak” dedi.
SINAVSIZ GEÇİŞ KALKTI
Kılanç, bu senenin değişikliklerinden, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarından ön lisans programlarına sınavsız geçişle yerleştirmenin kaldırılmasıyla ilgili şöyle konuştu:
“Geçen senenin istatistiklerine göre örgün ve açık öğretim programlarına baktığımızda ön lisans programlarına toplam 470 bin öğrencinin yerleştiğini görüyoruz. Bu 470 binin 200 bini sınavsız geçişle yerleşmiş. Bu öğrenciler, meslek liselerinden mezun olmuş ve sistem gereği kendi alanlarının devamındaki ön lisans programlarına sınava girmeden yerleşmiş olanlar. Bu sene ise bu öğrencilerin mutlaka Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS)’ye girmeleri gerekecek. Ancak bu öğrenciler kendi alanlarının devamındaki bir bölüme devam ediyorlarsa, okuldan gelen ek puanlarının çarpıldığı kat sayı farklı olacak ve bu diğer liselerde okuyan öğrencilere göre onlara bir avantaj sağlayacak.”
AÇIK ÖĞRETİM PROGRAMLARINDA DEĞİŞİKLİK
“2017 ÖSYS’de örgün öğretim programının puan türü neyse açık öğretim programları da aynı puan türüyle öğrenci alacak” diyen Kılanç, “Örneğin açık öğretimde 4 yıllık İşletme okumak isteyen kişi YGS’ye girip 160 soruda 20 net çıkarıp 150 barajını aştığında bu bölümü tercih edebiliyordu. Ancak şimdi İşletme okumak isteyen, önce YGS’ye girip 180 puan barajını aşacak ve LYS’ye girmeye hak kazanacak. Daha sonra LYS 1 ve LYS 3’e girecek, TM 1 puan türünde 180’i aşacak ve o zaman tercih yapabilecek. Bu durumda açık öğretime girecek öğrencilerin niteliğinin yükseleceğini söyleyebiliriz” diye konuştu.
HATALI SORULAR DOĞRU KABUL EDİLMEYECEK
Geçen yıllarda herhangi bir testte hatalı bir soru varsa bu sorunun her adayda doğru kabul edildiğini ancak bu durumun da değiştiğini ifade eden Kılanç, “Bu hatalı sorular artık doğru kabul edilmeyecek. Bu durum barajı geçme aşamasında akademik anlamda vasat diyebileceğimiz adayların sayısında bir azalmaya sebep olabilir” dedi.
MATEMATİK VE GEOMETRİ SORULARI BİR TEST ALTINDA
Yapılan bir başka değişiklik ise, LYS 1 oturumunda daha önce matematik ve geometri olmak üzere 2 test varken artık sadece matematik testi olacak olması. Bu değişiklikle birlikte matematik testi adı altında 80 soru olacağını söyleyen Kılanç, “Geçen sene 50 matematik 30 geometri sorusu vardı. Bu sene matematik testi adı altında olacak 80 sorunun ne şekilde dağılacağını henüz bilmiyoruz. Ancak elimizdeki verilere bakarak eski sistemin korunup 50 matematik 30 geometri sorusunun olacağını ön görebiliriz” ifadelerinde bulundu.
EĞİTİM FAKÜLTELERİNE 240 BİN BARAJI
Eğitim fakültelerine gelen 240 bin başarı sırası şartıyla ilgili de konuşan Kılanç, “Öğretmen olabilmek için ilgili puan türünde ilk 240 binin içinde olmak gerekecek. Rehberlik ve psikolojik danışmanlık programlarına girebilmek için de ilk 240 binin içinde olmak gerekiyor. Bu durumda öğretmen olmak istiyorsanız daha iyi performans göstermek durumundasınız” dedi.
DEĞİŞİKLİKLERİN ETKİLERİ NASIL OLUR?
Kılanç, yapılan tüm bu değişikliklerin olası etkilerini ise şu sözlerle yorumladı:
“LYS sonuçları açıklandığında karşımıza tercih yapabilme hakkı kazanan aday sayısı anlamında 2016’ya oranla daha az bir kitle çıkacak. Özellikle akademik başarı sırası anlamında biraz daha gerilerdeki öğrenci kitlesini alan bölümlerin boş kalabileceğini ön görebiliriz. Bütün bu değişiklikler belki öğrencileri zorluyor gibi gözükse de bunlar yükseköğrenimdeki kalitenin artırılması yönündeki adımlar. YÖK‘ün son yıllarda yapmış olduğu bu girişimler, değişiklikler yavaş yavaş sonuçlarını veriyor. Bunu üniversitelerden aldığımız geri beslemelerde görüyoruz.
DHA