Eğitim sorunu, halkımızın ve gençlerimizin en çok şikâyet ettiği sorunlardan biridir. Eğitim sorunu, eğitim bilimlerinin doğru bir şekilde uygulanamaması ve eğitimin ne olduğunun tam olarak bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Eğitim sorunu çıkartan sebepler de bunlardır. Bu sorunu çözme için öncelikle “Eğitim nedir?” diye sormalıyız ?
Eğitim nedir ? Eğitim; okullar, kurslar, üniversiteler, enstitüler aracılığıyla bireylere hayatta gerekli olacak bilgi, beceri, yeteneklerin verilmesidir. İngilizce “education” anlamına gelen eğitim, Latince “educare” fiilinden gelmekte. “Educare”; inşa etmek, ayağa kaldırmak manasına gelir. Kısaca eğitim; insanı inşa etmek, insanı bilgi kalkanıyla donatmaktır.
Eğitim hizmetini mükemmel bir şekilde verebilmek için, eğitim verilecek kurum (okul-kurs-üniversite-enstitü) bulunmalıdır. Bu kurum; güvenli, iç ve dış etkilere dayanıklı bir binada bulunmalıdır. Eğitim verilecek kurum, orayı yönetmeye hazır ve koordinasyonu sağlayacak kişiler tarafından (müdür-başkan-rektör) yönetilmelidir. Eğitim, bunun için yetiştirilmiş kişiler (öğretmenler) tarafından gerçekleştirilmelidir. Eğitim hizmetini almaya yükümlü olan kişiler (öğrenciler) bu hizmeti almaya hazır olmalıdır, en iyi şekilde yararlanmaya çalışmalıdır. Eğitim kurumunu daha bayındır ve güvenli hale getirebilecek kişiler bulunmalıdır. (hizmetliler) Seviyeler arası geçiş ve bu geçişte kullanılan sınavlar, güvenli ve bilimsel bir şekilde olmalıdır. Eğitim hizmeti, kolektif bir kavramdır.
Bizim ülkemizde bu uygulanıyor, bu kolektifliğin ülkemizde olduğunu inkâr edemeyiz. Fakat ülkemizde eğitim sistemi sakat bir sistemdir. Çünkü bu sistemdeki ögeler ya kör topal çalışmakta ya da hiç çalışmamaktadır.
Okullarımızın durumuna baktığımızda çoğu okul eski püskü, bakımsız, depreme dayanıksız binalarda bulunmaktadır. Bazı okullarımızda tesisatta ciddi problemler vardır, hatta tuvaletler çalışmamaktadır. Bunun çözümü için, yeni binanın yapılması yerine, başka bir okulla aynı binayı paylaştırılmak çözüm olarak gösterilmektedir. Birleştirilmiş sınıflar da bu soruna tuz biber olmaktadır.
Okul müdürlüklerinin çoğuna, bir gruba üye kadrolar yerleştirilmektedir. Başka gruplardan üye kadrolar daha alt görevlere yerleştirilmektedir. Bundan dolayı alanına hâkim olan kadrolar yerine, torpille yerleştirilmiş kadrolar eğitim hizmetini gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
İdealist öğretmen sayısı azalmakta, sallabaşı al maaşı şeklinde çalışan personeller artmaktadır. Bazı öğretmenler, kendi egolarını tatmin etmek için öğrencilere ve mestektaşlarına haksızlık yapmaktadırlar.
Öğrencilerin çoğu; dersi derste öğrenmeyip, günlük çalışmayı uygulamadığı için başarılı olamamaktadır. Öğrencilerin çoğu; akademik yaşantısını bir şeyler öğrenerek değil de, başkalarının önüne geçmek, birilerinin gözüne girmek için heba etmektedir. Burada aile, çevre ve medyanın da parmağı vardır fakat öğrenci; öğrenmek ve çalışmakla yükümlüdür. Öğrenmeyi amaç haline getiren öğrenci başarılı olur.
Okullarımızda hizmetli sayısı azdır. Büyük okullar, daha fazla hizmetli almak için ağır bir masrafın altına girmektedir. Okullarımızın çoğunda güvenlik görevlisi bulunmamaktadır.
Seviyeler arası geçiş ve sınavlarda çoğu zaman hile-hurda olmakta, usülsüzlük bulunmakta, insanların zamanı ve emeği boşa gitmektedir.
Okullarımız öğrenci kaybetmekte, üniversitelerimizde siyasi olaylar, akademik olaylardan daha fazla gündem oluşturmaktadır. Enstitülerimize, alana hâkim olmayan kişiler getirilmektedir.
Resmi okullarımızın durumundan dolayı öğrenciler özel öğretim kurumlarına gitmektedirler. Bu olay, uzun vadede eğitimin özelleştirilmesi demektir.
Bundan dolayı eğitim sistemimiz sakattır. Bunu düzeltmek için lafı bırakıp icraata geçmeliyiz.
Eğitim sistemi sakat olanın geleceği sakat olur.