Başbakan Binali Yıldırım, yap-boz tahtasına dönen eğitimin sisteminin yine değiştirileceğini açıkladı.
Yap-boz tahtasına dönen eğitimin sisteminin yine değiştirileceğini açıklayan Başbakan Binali Yıldırım, “Tekli öğretim olacak. Yarım gün okuyacaklardı, artık tam gün olacak. Okul öncesi eğitimi zorunlu hale getireceğiz. Türkiye’de yabancı dil bilme oranı diğer ülkelere göre istediğimiz düzeyde değil. 4+4+4 sisteminde ilk 4’ten sonraki 5’inci yıl yabancı dil eğitimi mecburi hale gelecek” dedi. Eğitim çevreleri ise bu uygulamayı, “Gerçekleşmesi imkânsız bir hayal’’ olarak değerlendirdi.
Bu sistem neden uygulanamaz?
Eğitim Sen Uzmanı Erkan Aydoğanoğlu, 553 bin 66 derslikte 14 milyon 540 bin öğrencinin eğitim gördüğünü, mevcut rakamlarla tam gün eğitime geçilmesi ve her derslikte 21 öğrenci olması için en az 139 bin yeni dersliğe ihtiyaç olduğunu kaydetti. Aydoğanoğlu, Başbakan’ın sözünü ettiği eğitim modelinin neden hayata geçirilemeyeceğinin yanıtını verdi.
1- Tam gün eğitim mümkün mü? Tam gün için kaç dersliğe ve kaç öğretmene ihtiyaç var?
Türkiye’de eğitimin mevcut altyapısı ile ikili eğitimden tam gün eğitime geçilebilmesi mümkün değil. Hükümet “tam gün eğitim” söylemini daha önce de kullanmıştı. Ancak özellikle 4+4+4 sonrasında yaşanan okul dönüşümleri sonrasında ikili öğretimde belirgin bir artış yaşandı.
MEB’in açıkladığı son resmi rakamlara göre örgün eğitimin yapıldığı 51 bin 620 devlet okulunda, 553 bin 66 derslikte 14 milyon 540 bin öğrenci eğitim görüyor.
Mevcut rakamlarla tam gün eğitime geçilmesi ve derslik başına 21 öğrenci olması için en az 139 bin yeni dersliğe ihtiyaç var. Başta büyükşehirler olmak üzere, nüfus yoğunluğunun fazla olduğu illerde ikili eğitim oldukça yaygın bir uygulama ve Başbakan’ın iddia ettiği gibi 2019 yılına kadar tam gün eğitime geçilebilmesi çok zor.
Türkiye’de şu anda 920 bin öğretmen görev yapıyor. 28 bin öğretmen ihraç edildi, 11 bin 301 öğretmen sendikal nedenlerle açığa alındı. Bakanlık öğretmen açıklarını sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerle kapatmaya çalışıyor, ama mevcut istihdam politikası ile öğretmen açıklarını kapatmaları mümkün değil. Kamudan ihraç edilen ve her yıl emekli olan öğretmenler hesaba katıldığında sadece bu yıl için ilk etapta en az 120 bin öğretmen atamasının yapılması gerekiyor.
2- Okul öncesi eğitim için temel bir alt yapı yokken, çocuklar daha çok dini temelli eğitime yönlendirilirken yeni sistem nasıl olabilir?
Milli Eğitim Bakanlığı geçen yıllarda okul öncesi eğitimde okullaşma oranını artırmak iddiasıyla tam gün eğitimi kaldırdı ve devlete ait bütün okulöncesi eğitim kurumlarında ikili eğitime geçildi. MEB, 2009 yılından bu yana okul öncesi eğitimi zorunlu yapacağını iddia ediyor, ama bu konuda en küçük bir adım atmıyor. Aksine okul öncesinde tam gün eğitimi ikili eğitime dönüştürerek hem çocukları, hem de ailelerini mağdur ediyor.
MEB, Diyanet ve iktidarın gölgesinde faaliyet yürüten dini vakıf ve cemaatlerin en çok önem verdikleri okul öncesi eğitim alanıdır. Çünkü çocukların kişilikleri yüzde 70 oranında bu dönemde belirginleşir. Eğitimde dinselleşmenin en yoğun yaşandığı alanların başında okul öncesi eğitim olması kesinlikle tesadüf değil. Okul öncesi eğitimin zorunlu yapılması için mevcut derslik ve öğretmen sayısının en az iki kat artırılması gerekiyor.
3- 5’inci yılda yabancı dil eğitimi için yeterli İngilizce öğretmeni var mı?
Her yıl yapılan öğretmen atamalarında ilk beş branş içinde İngilizce Öğretmenliği mutlaka yer alır. Okullarda İngilizce öğretmeni istihdamı yeterli olmadığı için bu dersler ya boş geçiyor ya da İngilizce eğitim veren üniversitelerden mezun olmuş ücretli öğretmenlerle öğretmen açığı kapatılmaya çalışılıyor. MEB’in 2016 verilerine göre bugün itibariyle okullarda 14 bin 128 İngilizce öğretmenine ihtiyaç var.
Burcu Cansu – BirGün