Türkiye Özel Okullar Derneği XV. Geleneksel Eğitim Sempozyumu Sonuç Bildirgesi yayımlandı. Bildiride, öğrencilere ilgi alanlarını çeşitlendirebilecekleri ve daha katılımcı olabilecekleri ortamlar sağlanması, eğitimcilerin mesleki gelişimlerini sürdürmelerinin önemli olduğu ve bunun sürekli desteklenmesi gerektiği sonucuna varıldı. Ayrıca, her çocuğun kendi potansiyelini geliştirebilmesi için okulların sadece bilişsel becerilere ağırlık vermemesi, sanat, müzik ve atletik becerileri de önemsemesi gerektiği vurgulandı.
Türkiye Özel Okullar Derneği tarafından düzenlenen “Okul ve Eğitim” temalı XV. Geleneksel Eğitim Sempozyumu Antalya Kaya Riu Palazzo Otel’de 28-30 Ocak tarihlerinde yapıldı. Sempozyumda, özel öğretim kurumlarını temsil eden dernek başkanları, Uluslararası Bakalorya (IB) Avrupa-Afrika-Ortadoğu Bölgesi Başkanı, yurtdışından gelen yabancı akademisyenler, üniversitelerden bilim insanları, eğitim uzmanları, basın mensupları, özel okul kurucu, yönetici ve öğretmenlerinden oluşan 1200’ün üzerinde katılımcı ile 3 gün boyunca 11 salonda eş zamanlı konferans, panel ve çalıştaylar gerçekleştirildi. Ayrıca eğitim ve öğretimle ilgili ürün ve hizmetler sağlayan firmalar fuar alanında dünyada eğitim alanındaki en son gelişmeleri yansıtan ürün ve hizmetlerini katılımcılara sundu. Sempozyumun sonunda öğrencilere ilgi alanlarını çeşitlendirebilecekleri ve daha katılımcı olabilecekleri ortamlar sağlanması, eğitimcilerin mesleki gelişimlerini sürdürmelerinin önemi ve bunun sürekli olarak desteklenmesi, her çocuğun kendi potansiyelini geliştirebilmesi için okulların sadece bilişsel becerilere ağırlık vermemesi, sanat, müzik ve atletik becerileri de önemsemesi gerektiği sonucuna varıldı.
DEĞİŞEN ÖĞRENEN PROFİLİ EĞİTİM ŞARTLARINI DEĞİŞTİRDİ
XV. Geleneksel Eğitim Sempozyumu Sonuç Bildirgesi’nde şu ifadelere yer verildi:
Bu yıl ‘Okul ve Eğitim’ temasının seçilmesi sayesinde eğitimle profesyonel olarak ilgilenen bürokrat, okul kurucusu, yöneticisi, öğretmen, akademisyen gibi farklı paydaşların hepsi için ortak bir platform yaratılmış oldu ve büyük resmin görülmesi sağlandı. 15’inci Eğitim Sempozyumu’nda eğitim konferanslarında geleneksel olarak ele alınan pedagojik konuların yanı sıra, eğitimin etkin bir şekilde düzenlenmesi ve yürütülmesinde okul kurucusu, yöneticisi gibi farklı paydaşları ilgilendiren okul mimarisi, yönetimi, işletmeciliği, insan kaynakları, finansman ve yatırımları gibi konular ele alındı ve eğitim hakkının herkesi kapsaması, bireysel farklılıkları ve özel eğitim gereksinimlerini gözetmesi, bireyin gelişimine bütüncül yaklaşması gereği vurgulandı. Açılış konuşması sırasında Uluslararası Bakalorya Avrupa-Afrika-Orta Doğu Başkanı tarafından uluslararası eğitimin akademik standartlar ve ölçme kadar iletişim ve farkındalıkla uluslararası bakış açısı kazandırarak dünya barışına da hizmet ettiği ve Türk IB okullarının ortalamasının denklik sorunlarına rağmen dünya ortalamasının üzerinde olduğu belirtildi. Çağımızda değişen öğrenen profili eğitim alanındaki şartları ve görüntüyü de değiştirdi. Artan iletişim ve bilgi edinme fırsatları sayesinde eğitimde disiplinlerarası ve transdisipliner bir evrilme yaşandı, zaman ve mekan içinde bütünü anlamlandırma önem kazandı.
EĞİTİMCİLER ALIŞKANLIKLARI SORGULAYARAK MODEL OLMALI
Teorik bilginin yanında uygulamalı eğitim, kavramsal düzeyde pekiştirici etkiye sahip ve yaratıcılığı arttırıyor. Bu nedenle öğrencilere ilgi alanlarını çeşitlendirebilecekleri ve daha katılımcı olabilecekleri, deneyimleyerek, sosyalleşerek ve teknolojiyle aktif etkileşim içinde problemlere bütüncül çözümler geliştirebilecekleri, tasarladıkları çözümleri sürekli olarak güncelleyebilecekleri ortamlar sağlanmalı. Sanat ve sporun bilişsel ve duyusal özellikleri olumlu etkilediği kanıtlandı. Bu nedenle, her çocuğun kendi potansiyelini geliştirebilmesi için okulların sadece bilişsel becerilere ağırlık vermemesi, sanat, müzik ve atletik becerileri de önemsemesi gerekiyor. Bunun için de eğitimcilerin alışkanlıkları sorgulayarak nitelikli alternatiflerle değiştirmeleri, dijital gereçlerin ve sosyal medyanın gücünü dizginlemeyi öğrenmeleri ve uygulamalarını etik kurallar içinde gerçekleştirerek model olmaları gerektiği kabul edildi. Okullarda gelişim odaklı kültürün oluşturulması okul yöneticilerinin bilgi, beceri ve uygulama yeterliliklerine, öğretmenlerin işlerindeki ve insan ilişkilerindeki uzmanlıklarına, birlikte öğrenme sürecini kolaylaştıracak lider yöneticilerin varlığına bağlı. Bu nedenle eğitimcilerin mesleki gelişimlerini sürdürmeleri önemli ve sürekli olarak desteklenmeli.