Sınav sezonu başladı. Sınav çevresinde yaşayan aileler için zor zamanlar. Duygular yükselmiş ve sinirler yıpranmış durumda. Ebeveynler cesaretlendirici ve destekleyici olmayı denerler -ve genellikle- bu, tartışmayı başlatmanın ateşli bir yolu olur. Sınav sezonunun, gençlerin kapısının çarpma sesinden daha iyi olduğunu söyleyen hiçbir şey yok.
Peki onlara söyleyebileceğiniz en kötü şey ne olabilir?
- Ebeveynlerin sınav zamanında gençlere her zaman söyleyebileceği yalnızca iki şey var. Yanlış. Ve yanlış. Ne söylerseniz söyleyin onları rahatsız edecektir. Bunu kabul edin. Bunu kabul etmeniz bile, bu bile sinir bozucu.
- “Endişelenme, çok önemli değil, sadece birkaç kağıt, ve her ne olursa olsun biz hala…” Bununla nereye varırsanız varın, işe yaramıyor. Eşelemeyi, kazmayı bırakın. Eğer “Endişelenme” diyorsanız, bunun gerçek yorumu şudur: “Sakin ol, muhteşem bir buzdağı yönünde tam hızda ilerleyen bir gemidesin.” Ya da “gerçekten önemli” olduğunu söylüyorsanız bunu şöyle yorumluyor: “Şimdi neden üzerime bu kadar baskı yüklüyorsun, olanlar yetmezmiş gibi?” Yanlış. Ve tekrar yanlış.
- “Kız kardeşinin ne kadar iyi olduğunu hatırla.” Kışkırtıcı olabilen birkaç şey vardır. Pazar öğleden sonraları bir savaş filmindeki gibi tüm evde, biz dizi patlama meydana getirir. Kardeşlerden, kuşkulu-yetenekli kuzenlerden, dayanılmaz dahi komşu çocuklarından bahsetmeyin.
- “Aynı anda bu kadar ekranla, nasıl çalışabilirsin?” Kuşak çatışması artık eş zamanlı olarak kullanılabilen ekran sayıları ile ölçülüyor. Bunu yazmakta bir sıkıntı yok çünkü hiç bir genç bir makaleyi bu kadar okumaz. YouTube, WhatsApp, Tumblr, Instagram, Snapchat ve Facebook gibi eskide bile kalan uygulamalarla çok meşguller.
- “En azından şimdi sınavlar çok kolay.” Bu küçük taş sizi bir Hatten Garden (İngiltere’de çok sıkı bir şekilde korunan kiralık kasa şirketi) kasasından daha sıkı bir köşeye gömebilir. Alt seviyelerdeki uygun sınavları ima ederek şöyle söyleyebilirsiniz: “Bu günlerde soru kağıtlarının yanı sıra cevapları da veriyor olmaları müthiş.”
- “Sadece kolay konuları seçtiğin için şanslısın.” Aferin! Posta kodlarının hepsinin harabeye çevrilmesi çok tahrik edici.
- “Sadece elinden geleni yapabilirsin.” Patronluk taslamak, hayal kırıklığının renk tonlarıyla. Kulağa şöyle geliyor: “Elinden geleni yapabilirsin… bir solucan ile tartışmayı kaybedecek biri için. Ama sana bravo.”
- “Saçma ‘beyin gıdası’ fikirleri.” Sınavdan önceki gece balık pastası yemek bir fark yaratacakmış gibi. Ya da bir demet muz ya da galonlarca su, beyni canlandıracakmış gibi. Uykuyla ilgili tavsiyelerin, “Düzene soktuğundan emin ol” ya da “Tüm gece düzeltmek için uğraşma.” arasında gidip gelmesi can sıkıcı olabilir. Belki de son 2 yıldır parti davetinden daha uzun bir şey okumamış olmanın daha büyük etkileri olabilir. Yine de balıklar ve zeka arasındaki bağlantı nedir?
- “Seni bir kaç konu hakkında test etmemi ister misin?” Bu iyi niyetlerle başlar, aynı şekilde savaşlar ve büyük insani felaketler de muhtemelen iyi niyetle başlar. Ancak artık ejderin mağarasına adım attınız. Yardım teklif etmiştiniz. Yanlış olan ne olabilir ki ? Her şeyin dışında ? Yanlış sorular sorup, yanlış cevaplar vereceksiniz. Ve soruları yanlış yollarla soracaksınız. Sonra sinirlenip şöyle soracaksınız: “Müziği kapatabilir miyiz, böylece kendi düşündüklerimi duyabilirim?” ya da “Neden bilgisayarda Game of Thrones izliyorsun?” ya da “Mola mı veriyorsun?” Umarım kapı, onların konuşma ve dinleme becerilerinden daha sağlamdır. Bam!
- “Sadece ufacık bir noktayı atladığın için kendini tekmeleyeceksin.” Gerçekten çok sinir bozucu. Ağustosa kadar onları öfkelendirmeniz garanti. Sinirden kudurmuş gençler, şişkin dosyalarına şunu ekleyecek: “Ben en zorunu denedim, ancak sizin için hiçbir şey asla yeterli olmadı.”
Herkese bol şanslar. Pardon, bunu söylemek de hataydı değil mi?
Çeviri: Lale Arslan
Kaynak: www.bbc.com/news/education-32598711
